Bir süredir rahatsızlığım nedeniyle yazılarıma ara vermiştim, ancak birilerinin bu süreçte sevindiklerini ve yazamamış olmamdan dolayı rahatlık yaşadıklarını öğrendim.
Bugün, 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü ile ilgili yazı yazmamı bekleyebilirsiniz.
Bu olaylarla ilgili yazıları yazan başka meslektaşlarımın olduğunu düşünerek, sadece Çanakkale Zaferi’ndeki başarıda emeği geçen şehitlerimi saygı ile anmak, savaşta Gazi olan ve şu anda da hayatta olduklarını tahmin etmediğimiz değerli vatansever insanları da aynı şekilde rahmet ve saygı ile anıyorum.
Bu kentte, gazeteci olarak isim yaparak sokaklarda dolaşanlar veya birileri tarafından tanınan; hatta benden çok isimleri bilinenlerin olduğuna tanıklığım olmuştur!
Kendini tanıtan veya başka deyimle “pazarlayan” her meslek erbabına saygı duyarım. Ancak, Gazetecilik mesleği denildiğinde; ilke, etik kurallar ve hak ile halk haberciliği yapanları bir kenara koyarım!…
Halkın hak arayışını yapmakla görev yapan gazetecinin, “hakkını savunamamış olması” kadar üzücü bir olay göremeyiz!..
Gazeteci; halkın sesidir, dili, direnci ve yönetenlere karşı köprü görevini yapmaktadır.
Seçilmişlerin gazeteciye karşı tavırları oturaklı olmalıdır. Hele de atanmışların tepkileri, gazetecilere karşı tepki gösterirken; kendi koltukları yerine halkın isteklerini öne çıkarmadan konuşuyorsa, dönemin siyasal iktidarına hizmet ediyor anlamına gelir!
Yaşadığımız kentlerde insanlar ölüyor, öldürülüyor! Ölümlerin nerede, nasıl, ne şekilde olduğunu ayrıntıları ile yazamıyorsak!…
Cinayetlerin gerekçeleri çevresel bilgilere göre iddia edildiği halde, yayınlarımızda kamuoyu ile paylaşamıyorsak!…
Osmaniye hayvan barınağında yaşamakta olan canlar, bir şekilde toprağa veriliyor veya buradaki yaşananlar “gizli görüntü ile” çekilip basına servis edildiği halde, sadece görevlilerin “yerlerinin değiştirilmesi” olayı yaşanıyorsa!..
Bizler neyi nasıl yazalım!? Gazetecinin yazdığı haberler; “Muhalif haber” olarak görülmesi yerine, olayla ilgili inceleme ve araştırma yapmak, bu kadar zor mu!? Demek istiyorum!.
Yazmadığım zamanlarda, sevinen kişilerin olduğunu öğreniyorum! Canınızı sıkmayın beyler!.. Sizlerin görev yaptığınız yıllar değil, yaşınız kadar bu meslekte dirseğimi çürüten biriyim.
Halk ve Hak haberciliği konusundaki ilkelerimden ödün vermeden çalışıyorum!..
Sizlerin “eyvallahı ” olabilir ama, benim halkımızdan başka “Eyvallah” edeceğim insan kitlesinin olmadığını kayıtlara geçebilirsiniz!…duyarlı okurlarıma sevgi ve saygılarımla…