2024 – 2025 Futbol sezonunun şampiyonunu büyük oranda belirleyecek Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki derbi müsabakası golsüz beraberlikle sonuçlandı. Beraberlikle Galatasaray 6+1 puanlık farkı koruyarak şampiyonluk yolunda büyük avantaj sağladı.
Müsabakanın öncesinde olduğu gibi sonrasında da karşılaşmanın hakemi Sloven Slavko Vincic konuşuluyor. Bir kaç hatası, kaçırdığı olsa da genelde maç performansı beğenildi, kararları doğru bulundu.
Ancak Galatasaray cephesi, daha çok teknik sorumlu Okan Buruk’un ağzından maç öncesi olduğu gibi maç sonrasında da hakem ağır eleştirilmeye devam edildi:
“… Şampiyonlar Ligi finali yönetmiş hakemin ne kadar kötü maç yönettiğine bakın. Devamlı fauller verdi, maç inanılmaz durdu. Dördüncü hakemi (Kadir Sağlam) hiç dinlemedi. … Türk hakemlerinden daha kötü performans gösterdiğini maç sonu gidip ona da söyledim…”
Buruk’un bu açıklamalarına karşın şampiyonluk yolunda yara alan Fenerbahçe’nin haricinde Beşiktaş ve Trabzonspor Kulüpleri de sezon sonuna kadar kalan tüm derbi müsabakalarında dünkü yönetiminden, duruşundan memnun kaldıkları Sloven hakemin görevlendirilmesini federasyondan talep ediyorlar!
Ne yaman çelişki!
Nerdeyse tüm spor kamuoyu hakemin saha içi ve saha dışına, tribüne hakimiyetine, pozisyonları çok yakından takip etmesine ve iyi süzmesine, aldatmaca teşebbüslerine dahi prim vermemesini, topun oyunda kalma süresini artırmasını ve otoritesini konuşurken, alkışlarken, kendi müsabakalarında da görevlendirilmesini talep ederken sadece bir takım yabancı hakem uygulamasından rahatsız!
Aslında çok net!
Tabii konunun farklı boyutları da var. Özellikle Türk hakemliği adına, utanç verici bir durum. Adam geldi, tek bir maçla alayının karizmasını yerle yeksan etti. Neden bu kadar kötü bir jenerasyonumuz var?
Yoksa her zaman kötü müydük!
İstisnaları hariç Türk hakemliğinde genelde kayırmacılık, hesap kitap işlerinin her zaman olduğu yazıldı, çizildi. Yeteneksizlik değil de tarafgirlik bizimkisi…
Aslında çok da derinlere dalmamak lazım. Bugün ekranlarda sözüm ona “sar geri, al ileri” deyip maçlardan sonra pozisyonları yorumlayanların çoğunun sicilini bilmiyor muyuz? Çoğuna zamanı gelmeden düdüğü astırılmadı mi!
Dünkü müsabakada takımların ilk on birlerinde Galatasaray’da 3, Fenerbahçe’de 4 Türk oyuncu vardı. Dışardan hakem, antrenör, asistan, manager getiriliyorsa doğal olarak hakemde getirilir. Türk hakemlik müessesesi adına elbette üzücü, utanç verici. Ama kusura bakmasınlar müsebbibi de bizzat kendileridir.
Paylaşımlarımı albüm olarak tasnifleyip muhafaza edebilmek için görsel kullanıyorum. Kullanacağım görsel, dünkü maçı rakamlarla da izah etmesi açısından ilgimi çekti.
Elbette istatistik tek başına çok şey değildir ama başka donenin olmadığı durumlarda en sağlıklı fikir verendir. Sahada ki mücadeleye paralel olarak tek başına hakemin çıkardığı kart sayılarına bakarak bir sonuca varamazsınız ama birden çok parametreyi bir arada değerlendirerek bir kanaatin oluşması pek ala mümkün.
Daha önce de hakeme “Bu penaltıyı verirsen burada bir daha maç yönetemezsin” diyen Okan Buruk, dünkü maçın ardından ne demişti, hatırlayalım.
“Oyunu çok durdurdu, çok faul, kart verdi.”
Hakemin verdiği kart ve faullerin sayısından ziyade doğruluğu önemlidir. Yine de tabloya bakalım, Okan Buruk’un dediği gibi mi!
İki takımının aralarında oynadıkları son 4 müsabaka var tabloda. En az kesintiye uğrayan (en az uzatması olan) maç Sloven’in. % 51 ile topun en çok oyunda kaldığı süre Sloven’in. Diğer maçlarda çıkan kart sayısından fazla kart göstermemiş, biri hariç ikisinden fazla faul çalmamış Sloven!
RAA. 25.02.2025, Kadıköy