Yapılan son çalışmalar, dünyada milyonlarca kişiyi etkileyen Helikobakter pilori (Helicobacter pylori) enfeksiyonunun mide kanseri riskini artırabileceğini ortaya koydu.
Mide ağrıları, hazımsızlık ve karın şişkinliği şikayetleriyle kendini gösteren Helicobacter pilori enfeksiyonu, tedavi edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
HELİKOBAKTER PİLORİ NEDİR?
Helicobacter pilori genellikle çocukluk çağında alınan ve mideyi enfekte eden bir tür bakteridir. Mide ülseri ve gastrit gibi hastalıkların yaygın nedeni olan helikobakter pilori dünyadaki insanların neredeyse yarısında bulunmaktadır. Tedavi edilmeyen, uzun süreli helikobakter pilori nadir de olsa mide kanserine yol açabilmektedir.
Bilim dünyası, yıllarca mide ve onikiparmak bağırsağı ülserinin nedeninin midedeki yüksek asit düzeyinden kaynaklandığını düşünüyordu. Bu, öylesine değişmez bir görüştü ki “No acid, no ulcer” (Asit yoksa ülser de yok) şeklinde bir kural geçerliydi. Ancak 80’li yıllarda Dr. Barry Marshall ve arkadaşları, ki bu sayede 2005’te Nobel Tıp Ödülü’nü aldılar, müthiş bir buluş yaparak; midede ”Helicobacter pilori” isimli bir mikroorganizmanın varlığını tespit etti. Bu mikroorganizma ülsere yol açıyordu.
HELİKOBAKTER PİLORİ BELİRTİLERİ NEDİR?
Helikobakter pilori enfeksiyonu olan çoğu insanda hiçbir zaman herhangi bir belirti veya semptom görülmeyebilmektedir. Helicobacter pilorinin kendine özgü bir belirtisi olmadığı için çoğu insanda farkında olmadan bulunabilir.
Öne çıkan helikobakter pilori belirtileri şunlardır:
– Mide yanması ve ağrısı,
– Göbek çevresi karın ağrısı,
– Bulantı,
– Kusma,
– Gaz,
– Şişkinlik,
– Yemek sonrası dolgunluk hissi,
– Geğirme ve ağız kokusu gibi sindirim sistemi semptomları hastalığın temel belirtileri arasında yer alır.
HELİKOBAKTER PİLORİ’NİN NEDEN OLDUĞU HASTALIKLAR NELERDİR?
– Gastrit (Mide duvarı iç tabakada kızarıklık, şişlik yani iltihap oluşturması), atrofi (mide duvarında incelme), intestinal metaplazi (kansere neden olabilecek hücresel değişiklikler)
– Mide ülseri (Helikobakter pilori, midede ülseri olan olguların ise %70-75 ‘inde bulunmaktadır)
– Onikiparmak bağırsağı ülseri (Helikobakter pilori on iki parmak bağırsağında ülser olan olguların %90-95 ‘inde bulunmaktadır)
– Mide kanseri (%1)
– Mide lenfoması (nadiren, midenin lenf bez sistemi kanser) olarak sıralanıyor.
Mide ve onikiparmak bağırsağında oluşan ülserler tedavi edilmeden çok ilerlerse birkaç tane ciddi sonuçlar doğurabilir. Bunlar içinde;
– Mide/ onikiparmak bağırsağındaki ülserden kanama (en sık)
– Mide/ onikiparmak bağırsağı duvarı ülserin delinmesi (en ciddi)
– Ülserin, midenin ve onikiparmak barsak düzeyinde tıkanıklık oluşturarak yemeklerin ileriye geçişine engel olması, böylece ne yerse sindirilmemesi ve kusması
– Ülserin, mide/ onikiparmak bağırsağa komşu organların duvarı aşındırarak oraya yol açması ve zarar vermesi
BULAŞMASINDAKİ RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
Helikobakter pilori bir bakteri olduğu için, bakteriyi taşıyan bir insandan bulaşma yoluyla geçer. Bulaşma yolu tam belli olmamakla beraber, insanlar arası yakın temas, öpüşme, aile içi bulaşlar, iyi yıkanmayan el, fekal-oral yol ve infekte içme suyu ile bulaşabilir.
İnsanlar helikobakter pilori bakterisini sıklıkla çocukken alırlar.
– Kalabalık bir ailede yaşamak
– Temiz, güvenilir içme suyu olmayan şartlarda yaşamak
– Gelişmekte olan ülkelerde yaşamak
– Helikobakter pilori pozitif biri ile beraber yaşamak risk faktörleri arasındadır.
HELİKOBAKTER PİLORİ TANISI NASIL KONULUR?
40 yaş üzerinde olan, kilo kaybı yaşayan, anemi (kansızlık), yutma güçlüğü, sarılık, ağızdan veya makattan kanama, ailede mide kanseri öyküsü, tekrarlayan inatçı kusma varlığında hastaların öncelikle üst gastrointestinal sistem endoskopisiyle değerlendirip, mideden alınacak biyopsilerle bu mikroorganizmanın araştırılması önem taşıyor. Bunların dışındaki hastalarda ise endoskopik inceleme yerine üre nefes testi veya dışkıda helikobakter pilori antijeni aranması gibi girişimsel olmayan yöntemlere de başvurulabiliyor.
HELİKOBAKTER PİLORİ TEDAVİSİ NASILDIR?
Helikobakteri pilori enfeksiyonu bakteriyel bir enfeksiyon olduğu için tedavisinde antibiyotik ilaçlar kullanılır. Genellikle ikili antibiyotik şeklinde uygulanan bu tedavi rejiminde amaç bakterinin tekli uygulamalarda gösterdiği antibiyotik direncinin engellenmesidir. Antibiyotik tedavisine ek olarak mide asidi üretiminin kontrol altına alınması amacıyla proton pompa inhibitörü olarak tanımlanan ilaçlar da tedaviye eklenebilir.
Helikobakter pilori tedavi planlamasında başvurulan bir diğer ilaç olan bizmut salisilat midenin iç yüzeyinde meydana gelen ülserlerin üzerini kaplayarak onların mide asidine karşı korunmasında fayda sağlayabilir. H2 reseptör blokörleri olarak isimlendirilen bir diğer ilaç grubu ise midede asit üretimini teşvik eden histamin maddesinin engellenmesini sağlayarak tedaviye yardımcı olabilir.
Önerilen tedavinin tamamlanmasının genellikle 3-4 hafta sonrasında bakterinin mevcudiyetine dair tetkikler tekrarlanır. Enfeksiyonun devam ettiğinin tespit edilmesi halinde farklı antibiyotik kombinasyonlarının denenmesine başvurulabilir.
UYARI: Herhangi bir belirti görülmesi durumunda ilk olarak uzman bir hekime danışılmalıdır.